Müntehab-ı Bahriyye’nin Tıpkıbasımı, Nadir Eserler Kütüphanemizde


Müntehab-ı Bahriyye, Kâtip Çelebi tarafından 1645-1646 tarihlerinde, Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriyye” adlı eseri esas alınarak yazıldı. Tıpkıbasımını, İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Sarıcaoğlu’nun yayına hazırladığı eser, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi tarafından orijinal boyutunda basılarak tarih okuyucuları ve araştırmacılarının istifadesine sunuldu.

Osmanlı Devleti’nin tarihsel coğrafyası için çok önemli bir kaynak niteliğinde olan Müntehab-ı Bahriyye hem tarihçiler hem de denizciler için hayati önem taşıyan coğrafi bilgileri içinde barındırıyor. Eser hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Fikret Sarıcaoğlu, “Bir kılavuz kitap niteliğindeki Müntehab-ı Bahriyye’de, ‘Gemiciler için ne lazım?’, ‘Şu kayalık nerede?’, ‘Gemi nerede durur, nereden kalkar?’, ‘O bölgenin insanları nasıldır?’ gibi soruların cevapları da yer alıyor” şeklinde konuştu.

Bu bilgilerin Kâtip Çelebi tarafından 17.yüzyılda, Piri Reis örnek alınarak kısaltılıp derlendiğini kaydeden Prof. Dr. Sarıcaoğlu, eserin Akdeniz ve Ege’nin tarihsel coğrafyası açısından da çok önemli bir kaynak olduğunu vurgulayarak, “Avrupa dillerine çevrilen pek çok eseri bulunan Kâtip Çelebi’nin, Müntehab-ı Bahriyye adlı eserinde; 93 harita, 2 cetvel, coğrafi tanımlamalar ve yer adlarının aktarıldığını görüyoruz” dedi.

“Kâtip Çelebi Olmasaydı, Doğu Dünyasında Karanlık İçinde Kalırdık”

Piri Reis'in Kitab-ı Bahriyyesi'ni model alan Katib Çelebi'nin yeni haritalar çizdiğini ve mümkün mertebe bilgi ilavesi yaparak kitabı güncellemeye çalıştığını belirten Prof. Dr. Sarıcaoğlu, Müntehab-ı Bahriyye’nin, Kâtip Çelebi’nin 17. yüzyıldaki çalışma üslubunu ve azmini gösterdiğini söyledi. Eserin aynı zamanda günümüze ulaşan tek nüsha olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sarıcaoğlu, Osmanlı tarihçisi Joseph Von Hammer'in Kâtip Çelebi hakkındaki şu sözlerini aktararak ifadelerini tamamladı: “Kâtip Çelebi olmasaydı biz Doğu dünyasında karanlık içinde kalırdık. Çelebi, pek çok değerli eserini bizlere miras olarak bırakmıştır. Cihannüma ve Keşfü'z Zünun ise bu değerli eserlerden sadece birkaçıdır.”